Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
2011/13747 E.
2012/356 K.
ÖZET: Dava, franchise sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı haksız rekabetin tespit ve önlenmesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 5.5. maddesi hükmü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması ve tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herHangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması nedeniyle geçersizdir. Mahkemece, dava konusu sözleşme hükmünün, anılan yasal düzenleme ve ilkelere aykırı olduğundan geçersiz bulunduğu kabul edilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, yukarıda açıklanan şekilde incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.04.2009 tarih ve 2008/180-2009/73 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 17.01.2012 gününde davacı avukatı Zeynep Aktürk geldi, davetiye tebliğine rağmen davalı avukatı duruşmaya gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştır. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, davalının müvekkili ile imzaladığı alt imtiyaz sözleşmesine aykırı davrandığı için sözleşmenin müvekkilince feshedildiğini, davalının anılan sözleşmenin 5-5. maddesinde düzenlenen ‘’sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle bir yıllık süre ile rekabet etmeme yasağına’’ da aykırı davrandığını ileri sürerek, davalının haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespitini ve önlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, duruşmalara katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davalının 13.11.2007 tarihli sözleşmeye aykırı davranarak işyerinde davacının ürünlerinden başka ürünler sattığı, davacının da haklı nedenle ve usulüne uygun şekilde sözleşmeyi feshettiği, fesih ihbarının davalıya 20.03.2008 tarihinde tebliğ edildiği, davalının anılan sözleşmenin 5.5. maddesi uyarınca fesih tarihinden itibaren bir yıllık süre boyunca imtiyaz bölgesinde rekabetten kaçınma yükümlülüğüne de aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının 20.03.2008 tarihinden 20.03.2009 tarihine kadar imtiyaz bölgesinde, sözleşmenin 5.5. maddesinde belirtilen ticari faaliyetleri göstermesinin önlenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava, franchise sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı haksız rekabetin tespit ve önlenmesi istemine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 13.11.2007 tarihli sözleşmenin 5.5. maddesinde, alt imtiyaz sahibinin bu anlaşmanın sona ermesini veya feshedilmesini takip eden bir yıllık süre boyunca imtiyaz bölgesinde, ne kendisinin ne de ilgili olduğu bir şirketinin bu anlaşma ile makul olarak tasarlanmış bulunan iş ile aynı veya benzer olan işlerde, özelde de gıda zinciri ile veya gıda toptan veya perakende satışı yapan Dia ürünlerinin benzerlerini veya aynısını satan rakip bir işletme ile iş yapmaktan ve genelde de Dia işletmeleri ile rekabet yaratacak doğrudan veya dolaylı faaliyetlerde bulunmaktan kaçınmayı taahhüt ettiği düzenlenmiş olup, davacı tarafından davalının sözleşmenin feshinden sonra anılan maddede yasaklanan işleri yapmaya devam ettiği ileri sürülerek işbu dava açılmış olup, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlıklı 48 ve devamı maddelerinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu bildirilmiş, BK.’nun 19. maddesinin ilk fıkrasında, bir akdin mevzuunun kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunacağı belirtildikten sonra, 2. fıkrasında bu serbestinin sınırları gösterilmiş, 20. maddesinde ise bir akdin mevzuunun gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olması halinde o akdin batıl olacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemekte özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. Anayasa’nın ve BK.’nun anılan hükümleri sözleşme özgürlüğünün sınırlarını çizmiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa, taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 5.5. maddesi hükmü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması ve tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması nedeniyle geçersizdir.
Bu durum karşısında mahkemece, dava konusu 13.11.2007 sözleşmenin 5.5. maddesi hükmünün, yukarıda anılan yasal düzenleme ve ilkelere aykırı olduğundan geçersiz bulunduğu kabul edilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, yukarıda açıklanan şekilde incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/13747 E.
İlgili kararın geçtiği yazımıza ulaşmak için linki tıklayın.
Comments