İçindekiler
ÖZET
Bu çalışma iki bölümden oluşmak üzere; ilk bölümde hukukumuzda sendikaların kuruluşlarına hakim olan ilkelere ve alt başlıklarına yer verilmiştir. Bunlar “serbest kuruluş ilkesi (izin sistemi-karma/normatif sistem-serbest kuruluş sistemi)”, “İşkoluna göre sendikalaşma ilkesi” ve “sendika çokluğu ilkesi”dir. İlk başta tabi olarak bu ilkeler Anayasa çerçevesinde daha sonra 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde incelenmiş ve ana hatlarıyla açıklanmıştır.
İkinci bölümde yer alan sendikaların zorunlu organları başlığı altında dört zorunlu organ olan “genel kurul (olağan genel kurul-olağanüstü genel kurul)”, “yönetim kurulu”, “denetleme kurulu” ve “disiplin kurulu” sırasıyla incelenerek üye seçimleri, görev yetki ve sorumluluk alanları, sona erme sebepleri incelenmiş ve inceleme sonuçları ana hatlarıyla aktarılmıştır. Çalışmamın tamamı boyunca 2821 sayılı Mülga Sendikalar Kanunu ile şu an yürürlükte olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu karşılaştırmalarına ara ara yer verilmiştir.
SENDİKALARIN KURULUŞLARINA HAKİM OLAN İLKELER
Sendika ve üst kuruluşların kuruluşu belirli bazı ilkeleri esas alarak bu ilkeler çerçevesinde yapılanmıştır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda sendikaların kuruluşunda esas alınan ilkeler “serbest kuruluş ilkesi”, “iş koluna göre sendikalaşma ilkesi” ve “sendika ve üst kuruluş seviyesinde örgütlenme ilkeleri” olarak karşımıza çıkmaktadır.
1- Serbest Kuruluş İlkesi
İşçi ve işveren kuruluşlarının kuruluşuna hakim üç tip sistemin varlığı görülmektedir. Bu sistemler izin sistemi, karma sistem ve serbest kuruluş sistemidir.
İzin Sistemi: Sendikalar tüzel kişilik kazanırken Totaliter rejimlerde [1], ilgili kamu makamı takdir yetkisini elinde bulundurmak istemektedir. Bu yetkiyi elinde bulundurmak isteyen ilgili makamlardan izin almak suretiyle sendikalar tüzel kişilik kazanabileceklerdir. Tüzel kişiliğin kurulması hakkında başvuruda bulunulan makam izin verme veya vermeme şeklinde karar verme yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi elinde bulunduran ilgili kamu makamının takdiri kesindir. Takdir yetkisini denetleyecek veya bu yetkiye itiraz edilecek herhangi bir merci bulunmamaktadır. [2]
Karma Sistem (Normatif Sistem): İzin sisteminden farklı olarak ilgili kamu makamının önceden belirlemiş olduğu şartların mevcut olması esasına dayanmaktadır. Belirlenmiş olan bu şartlar sert ve sıkı olmakla birlikte tüm bunlar eksiksiz olarak yerine getirildiği takdirde ilgili kamu makamının sendikaların, konfederasyonların vb. kurulmalarına izin verilmemesi söz konusu olamaz. İzin sisteminden bir diğer farkı ise yargı yolunun açık olması ve yalnızca takdir yetkisinin ilgili kamu makamında olmamasıdır.
Serbest Kuruluş Sistemi: Sendika ve konfederasyonların tüzel kişilik kazanabilmesi yalnızca tüzük ve gereken belgelerin idareye verilerek idarenin belgeleri kontrolünün ardından tüzel kişilik kazanmalarıyla sonuçlanan sistemdir. Diğer iki sistemin aksine demokratik toplumlarda uygulama alanı bulan bu sistemde gereken belgeler karma (normatif) sistemdeki gibi sıkı ve sert şartlara bağlanmamıştır. Kolaylıkla hazırlanarak yetkili makama verilir. Yetkili makamın takdir yetkisi söz konusu bile olmamakla salt belgelerin kontrolü ile yetkilidir.
Anayasanın 51. maddesinin 1. fıkrasına göre, sendikalar ve üst kuruluşlar önceden izin alınmadan kurulabilecektir. Sendikaların serbestçe, isteğe bağlı olarak kurulabilmelerine yönelik bu düzenleme hukuk sistemimizde benimsemiş olduğumuz serbest kuruluş sistemidir. Sendikaların kuruluşunda devletin herhangi bir müdahale, destek veya engellemede bulunmamasını, bireylerin bu yönde serbest iradeyle hareket edebileceklerini ifade eder. [3]
2- İşkoluna Göre Sendikalaşma İlkesi
Sendikal örgütlenmenin temel ilkesi işkoluna göre sendikalaşmadır. Buna rağmen işkolunun yasal bir tanımına yer verilmemiştir. Bir görüşe göre işkolu, iktisadi faaliyetlerin kanunun öngördüğü gruplara göre sınıflandırılması ve bunun sonucunda ortaya çıkan temel iktisadi gruplaşma türleridir. [4] İşkolu sendikacılığı, icra ettikleri meslekler farklı olsa dahi aynı işkolu çatısı altında çalışan, farklı niteliklere sahip işçiler arasındaki birlik ve dayanışmayı sağlayan bir örgütlenme modelidir.
Kanun koyucu işkollarının belirlenmesinde sosyal taraflara işkolu belirleme serbestisi vermemiş, işkolları yasayla belirlenmiştir. 2012 yılında yapılan düzenleme ile mülga kanunda yirmi sekiz olarak sayılan işkolu sayısı 6356 sayılı kanunla yirmiye indirilmiştir. [5]
2821 sayılı mülga Sendikalar Kanununda benimsenen ve 2012 yılında yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Tolu İş Sözleşmesi kanununda da işkolu esası benimsenmiştir. Benimsenen işkolu sendikacılığı esasının Anayasa’da herhangi bir düzenlemesi bulunmamakla birlikte 6356 sayılı Kanun bu konuya bir düzenleme getirmiştir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu madde 3 “…Sendikalar kuruldukları işkolunda faaliyette bulunur” ifadesinden hareketle sendikal örgütleşmenin işkoluna göre sendikalaşma ilkesini benimsediği açıktır. [6]
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi kanunu kamu işveren sendikaları açısından bir istisnaya yer vermektedir. Şöyle ki; Kanunun 3/2 maddesi uyarınca “kamu işveren sendikalarının aynı işkolundaki kamu işverenleri tarafından kurulması ve faaliyette bulunması şartı aranmaz” ifadelerine yer verilmektedir. Mülga 2821 sayılı Kanununda da yer alan bu hüküm, özel sektör işverenleri için yalnızca işyerinin girmiş olduğu işkolunda bir sendikal faaliyette bulunma şartı aranırken, kamu işveren sendikalarına ayrıcalık tanınarak, kamu işverenlerinin farklı işkolunda bulunan sendikal faaliyetlerde bulunması serbest bırakılmıştır. Kamu işverenlerine yapılan ayrıcalık çokça eleştiriye konu olmasına karşın 6356 sayılı Kanunda da varlığını sürdürmüştür. [7]
İşkolu esası, kamu görevlileri sendikaları için hizmet kolu esası şeklinde yasalaşmış ve kamu görevlileri açısından da meslek sendikalarının kurulması kabul edilmemiştir. [8]
3- Sendika Çokluğu İlkesi
Serbest kuruluş ilkesini benimseyen sendikal örgütleşme, aynı işkolunda aynı anda birden çok sendikanın kurulabilmesi ve faaliyette bulunabilmesi sonucunu doğurmaktadır. Sendika özgürlüğü ilkesi doğrultusunda “sendika çokluğu esasının” varlığı olağandır. Sendika kurma hakkının önemli bir yönünü oluşturan bu ilkeye, “sendika çokluğu esası” denilmektedir. Buna göre, bir işkolunda çalışan işçiler veya işverenler, halihazırdaki sendikalardan birine katılabilir veya yeni bir sendika kurabilirler. Aynı şekilde, bir işkolunda faaliyette bulunan işçi veya işveren sendikası halihazırdaki bir konfederasyona katılabilir veya diğer işkollarındaki sendikalarla bir araya gelerek yeni bir konfederasyon da kurabilir. [9] Bu serbesti işçi veya işverenin kendi düşünce ve görüşlerine en uygun sendikal örgütü tercih etmesi, tercihte bulunabileceği uygun bir örgütün bulunmaması halinde ise işçi veya işverenlerle bir araya gelerek en uygun sendika veya konfederasyonu kurmalarına imkan tanımaktadır.
Aynı işkolunda kurulan farklı işçi veya işveren sendikalarının bulunması, sendikalar arası dinamizmi canlı tutacağından kuruluşlar arası sağlıklı bir rekabet oluşacaktır. Bunun sonucunda ise kuruluş yöneticileri daha dikkatli ve özenli davranarak sendika ve konfederasyonlardan daha yüksek düzeyde yarar sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
Türk yasa koyucusu, 1947 yılında kabul ettiği ilk 5018 Sayılı Sendikalar Kanunu’ndan bu yana 6356 sayılı yürürlükteki Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu dahil olmak üzere “sendika çokluğu ilkesi”ni benimseyerek bu ilkeyi her zaman kabul etmiştir.
Sendika çokluğu ilkesi 1961 ve 1982 Anayasaları’nda dolaylı da olsa güvence altına alındığını görüyoruz.
1961 Anayasası’nın 46’ncı maddesi ve 1982 Anayasası’nın 51’inci maddesi, işçilerin ve işverenlerin “önceden izin almaksızın” sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahip olduklarını; bunlara serbestçe üye olabileceklerini ve üyelikten ayrılabileceklerini hükme bağlamıştır.
Ancak, kurulacak sendikaların yine “işkolu esasına göre” faaliyette bulunmak üzere kurulmaları gerekir. Anayasa işçi ve işverenlerin “sendikalar ve üst kuruluşlar” meydana getirebileceğini kabul etmektedir. Ancak sendika kavramı net olmakla birlikte kanun üst kuruluş olarak yalnızca konfederasyonu kabul etmiştir. [10]
Kanunun öngördüğü üzere birden fazla sendika ve konfederasyon kurulması gibi, birden fazla kamu işverenleri sendikası da kurulabilir. Kamu görevlileri de “sendika çokluğu ilkesi” gereği bir hizmet kolunda birden fazla sendika ve konfederasyon kurabilirler.
SENDİKALARIN ZORUNLU ORGANLARI
Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu kuruluşların ve şubelerinin organlarını genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu olarak belirlemiştir. 6356 sayılı STİSK gereğince hükme bağlanan bu organlar zorunlu organlardır. Kuruluşlar ve şubeler zorunlu organlar dışında başkaca organlarda kurarak bu organlara kendilerinin belirledikleri isimleri verebilirler. Fakat zorunlu organların görev ve yetkileri serbestçe belirlenen zorunlu olmayan organlara devredilemez. (md.9/1-2)
2821 sayılı mülga kanun kuruluşların ve şubelerinin genel kurul dışındaki organlarında farklı bir üye sayısı düzenlemesi yapmış olmasına karşın 6356 sayılı Kanun ile, zorunlu organlardan genel kurul dışında kalanların (yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu) üye sayılarının üçten az dokuzdan fazla olamayacağını, konfederasyonların yönetim kurullarının üye sayılarının beşten az yirmi ikiden fazla ve şubelerin genel kurul dışında kalan kurullarının üye sayılarının üçten az beşten fazla olamayacağını net bir ifade ile belirtmiş ve eklemiştir, Genel kurul dışındaki organlara asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilecektir.(md.9/1) Bunun sebebi ise asıl üyelerde bir eksiklik yaşanması durumunda yedeklerin eksik kalan asıl üyelerin yerine geçmesidir. [11]
Kuruluşların genel kurul dışındaki organlarına seçilebilmek için 6’ncı maddede [12] sayılan şartlara sahip olunması gerekmektedir. Bu şartlara sahip olmayan bir kişinin genel kurul haricindeki organlara seçildiğinin tespitini yapmak üzere kuruluşça valilik veya Bakanlığa başvuru yapılır. Bu başvuruyu değerlendiren valilik veya bakanlık 6’ncı maddede sayılan şartlara sahip olmayan birinin genel kurul dışındaki bir organa seçilmiş olduğunun tespiti ile mahkemeye başvuruda bulunur. Mahkeme, bu kişinin seçilmiş olduğu organdaki görevine son verir. Mahkemenin kararı kesindir.
Genel kurul dışındaki organlara seçilen kişiler 6 ncı maddede sayılan zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından biri ile mahkûm oldukları an görevleri kendiliğinden sona erer. Kuruluş ve şubelerin genel kurul dışında kalan zorunlu organ üyelerinin görevleri, milletvekili veya belediye başkanı seçilmeleri hâlinde kendiliğinden son bulur. (md.9/5-6)
1- Genel Kurul
Genel kurul sahip olduğu yetkiler itibarıyla kuruluşların en üst karar ve denetim organıdır. Sendikal demokrasinin genel kuruldan başladığını bilen ve önemini göz ardı etmeyen kanun koyucu, “Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” (Any.Md.51/son) hükmünden hareketle; genel kurulların oluşumunu kuruluşların tüzüklerine bırakmıştır. Böylece kendi iradeleriyle tüzüklerini oluşturan kuruluşlar genel kurullarının kaç kişiden oluşacağını kuruluşa ait tüzük ile belirleyeceklerdir. [13] Yine Anayasa’nın 51 maddesinin son cümlesinden hareketle STİSK madde 14/1 genel kurulların yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına ve tüzük hükümlerine uygun olarak demokratik seçimler yapılacaktır.
Kuruluşların genel kurul seçimleri tüm esaslarıyla 6356 sayılı kanunun 14. maddesinde açıkça ifade edilmiştir.
1) Genel kurulda yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruluna üye seçimi ile delege seçimi, yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre yapılır.
2) Seçim yapılacak genel kurul toplantılarından en az on beş gün önce genel kurula katılacak üye veya delegeleri belirleyen listeler, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ve çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile birlikte yetkili seçim kurulu başkanlığına verilir.
3) Hâkim, seçime katılacak ve oy kullanacak üye veya delegeleri belirleyen listeleri inceleyerek onaylar ve ilan edilmek üzere bir nüshasını ilgili kuruluş veya şubeye verir. İlgili kuruluş onaylı listeyi genel kurul toplantı tarihinden yedi gün önce kuruluş merkez veya şube binasında asmak suretiyle ilan eder. İlan süresi üç gündür.
4) İlan süresi içerisinde seçim kurulu başkanlığına yapılacak itirazlar, en geç iki gün içinde incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Bu suretle kesinleşen listeler ile toplantıya ilişkin diğer hususlar hâkim tarafından onaylanarak ilgili kuruluş veya şubeye gönderilir.
5) Seçim kurulu başkanlığı, kuruluşun üyesi olmayan kişiler arasından bir başkan ve seçimlerde aday olmayan üyeler arasından iki üye belirleyerek seçim sandık kurulunu oluşturur. Seçim sandık kurulu yedek başkan ve üyeleri de aynı şekilde belirlenir. Seçim sandık kurulu, seçimlerin yapılması ve oyların sayımı ile görevlidir.
6) Seçimlerde aday olanların listeleri, başkanlık divanınca düzenlenerek ilgili seçim kurulu başkanlığına mühürlenmek üzere verilir.
7) Listede adı bulunanlar, resmî kimlik belgesi göstermek ve listeyi imzalamak suretiyle oy kullanır. Oy, sandık kurulu başkanı tarafından adayları gösteren ve seçim kurulu başkanlığınca mühürlenmiş listedeki isimlerin işaretlenmesi suretiyle kullanılır. Seçilecek organı oluşturan üye sayısından fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları ile diğer kâğıtlara yazılan oylar geçersiz sayılır.
8) Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları, seçim sandık kurulu tarafından bir tutanakla tespit edilir ve bir nüshası seçim yerinde asılmak suretiyle duyurulur.
9) Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir nüshası ile birlikte üç ay süreyle saklanmak üzere yetkili seçim kurulu başkanlığına verilir. Seçim sonuçları anılan başkanlık tarafından derhâl ilan edilir ve ilgili kuruluş veya şubesine bildirilir.
10) Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine karşı işlenen suçlar, kamu görevlilerine karşı işlenmiş sayılır.
11) Seçimde görev alan seçim kurulu ve seçim sandık kurulu üyelerine 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda belirtilen esaslara göre ilgili kuruluşça ücret ödenir.
Seçimlerde uyulacak esasların ayrıntılı bir biçimde düzenlendiği Kanun’da bu esaslara aykırılık halinde seçimlerin hakim tarafından iptal edileceği belirtilmiştir (SETİSK Md.15,31). Delege seçimlerine karşı yapılan itirazlar Seçim Kurulu Başkanı hakim tarafından değil, İş Mahkemesi hakimi tarafından karara bağlanır. [14]
Delege seçiminin usul ve esasları kuruluşun tüzüğü ile belirlenir. Ancak tüzüklere delege seçilebilmeyi engelleyici hükümler konulamaz (md.10/3). Şöyle ki; kuruluş içindeki kişilerden kaçının üye kaçının delege olacağına kuruluşun kendi kararları doğrultusunda oluşturduğu tüzük ile karar verilecektir.
Kuruluşların ve şubelerin genel kurul hariç zorunlu organlarının üyeleri, kendi kuruluş ve şubelerinin genel kuruluna delege olarak katılabileceklerdir. Delege sıfatları bir sonraki olağan genel kurul için yapılacak olan delege seçimine kadar devam edecektir. Olağan genel kurul yapılamadan olağanüstü genel kurul yapıldığı durumda son olağan genel kurula katılan üyeler olağanüstü genel kurulun delegesi olacaktır. [15]
Kuruluşların yetki ve görevleri Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 11. maddesinde şu şekilde sayılmıştır;
a) Organların seçimi,
b) Tüzük değişikliği,
c) Yapılacak ilk genel kurula sunulması ve geçmişe etkili olmaması kaydıyla ilgili makamlar veya mahkemelerce kanuna aykırı görülerek düzeltilmesi istenen konular hakkında yönetim kuruluna yetki verilmesi,
ç) Yönetim kurulu ve denetleme kurulu raporları ile yeminli mali müşavir raporlarının görüşülmesi,
d) Yönetim kurulu ve denetleme kurulunun ibrası,
e) Bütçenin kabulü,
f) Yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi,
g) Taşınmaz satın alınması veya mevcut taşınmazların satılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi,
ğ) Üst kuruluş kurucusu olma, üst kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme,
h) Şube açma, birleştirme veya kapatma, bu konuda tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi,
ı) Birleşme veya katılma,
i) Uluslararası kuruluşun kurucusu olma, uluslararası kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme,
j) Kuruluşun feshi,
k) Mevzuat veya tüzükte genel kurulca yapılması öngörülen diğer işlemleri yerine getirme ve başka bir organa bırakılmamış konuları karara bağlama,
Kuruluşların şube genel kurulları, sadece organların seçimi, Yönetim kurulu ve denetleme kurulu raporları ile yeminli mali müşavir raporlarının görüşülmesi, Yönetim kurulu ve denetleme kurulunun ibrası ve Mevzuat veya tüzükte genel kurulca yapılması öngörülen diğer işlemleri yerine getirme ve başka bir organa bırakılmamış konuları karara bağlama görevlerini icra edebilir. Şube genel kurullarının mali ibra yetkisi yoktur (md.11/2).
2- Olağan Genel Kurul
Kuruluşların ve üst kuruluşların ilk olağan genel kurulu, kuruluşun tüzel kişilik kazandığı andan başlayarak altı ay içinde, yönetim kurulu tarafından yapılmak zorundadır. Aynı şekilde şubelerinin de ilk genel kurulu, kuruluş tarihinden itibaren altı ay içerisinde yapılacaktır. Ancak şube genel kurulları olağan toplantılarını merkez genel kurulu toplantısından en az iki ay önce bitirmek zorundadırlar.
Olağan genel kurul en geç dört yılda bir toplanan müteakip genel kurulların toplanması, tüzüklerde daha kısa bir süreye de bağlanabilir. Ancak tüzükte belirlenen toplanma süresinden daha önce genel kurul toplanamaz.
İki genel kurul toplantısı arasındaki döneme ait faaliyet ve hesap raporu, yeminli mali müşavir raporu, denetleme kurulu raporu ve gelecek döneme ait bütçe teklifi genel kurula katılacaklara toplantı tarihinden on beş gün önce gönderilmesi zorunludur (Md.12/3).
Genel kurula çağrı kuruluşların yönetim kurulu tarafından yapılır (md.12/5)
Yönetim kurulunun bu görevini yerine getirmemesi halinde, durumu tespit eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının veya üyelerden birinin iş mahkemesine başvurması halinde, yönetim kuruluna işten el çektirilir. Bu takdirde mahkeme, genel kurulu en kısa zamanda toplamak ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar günlük işleri yürütmek üzere Medeni Kanun hükümleri uyarınca bir veya üç kayyım tayin eder (Md. 12/6).
Genel kurulun toplantı ve karar yeter sayıları kanun koyucu tarafından belirlenmiştir. Genel kurulun toplantı yeter sayısı üye veya delege tam sayısının salt çoğunluğudur. Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı belirlenebilir. İlk toplantıda yeter sayı sağlanamazsa ikinci toplantı en çok on beş gün sonraya bırakılır. Bu toplantıya katılanların sayısı, üye veya delege tam sayısının üçte birinden az olamaz. Delegelerin veya üyelerin genel kurula katılmaları ve oy kullanmaları engellenemez (md.13/1-2).
Genel Kurulun karar yeter sayısı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunluğudur. Ancak bu sayı üye veya delege tam sayısının dörtte birinden az olamaz. Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı belirlenmemişse, tüzük değişikliği, fesih, birleşme, katılma, üst kuruluşun veya uluslararası kuruluşun kurucusu olma, üst kuruluşlara ve uluslararası kuruluşlara üyelik ile üyelikten çekilme hâllerinde karar yeter sayısı üye veya delege tam sayısının salt çoğunluğudur (md.13/3).
3- Olağanüstü Genel Kurul
Kanunla yapılan düzenlemede olağan genel kurul en geç dört yılda bir toplanabileceğinden, kuruluş içinde konuşulup çözüme ulaştırılması gereken olağanüstü konuların varlığı söz konusu olduğunda, önemli gördükleri konularda demokratik kararlar alınabilmesi adına genel kurulun toplanması için gereken sürenin dolmasını beklemeksizin toplanan kurul olağanüstü genel kuruldur.
Sendika ve konfederasyonların genel kurullarının, olağanüstü genel kurulu, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hallerde toplanır. Genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği olmalıdır. Olağanüstü genel kurul toplantısı altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşmek üzere yapılır.
Talep tarihi itibarıyla olağan genel kurul toplantı tarihine altı aydan az bir süre kalması hâlinde olağanüstü genel kurula gidilemez; ancak, isteğe konu olan hususlar olağan genel kurul gündemine alınır (md.12/4). Bunun sebebi ise olağan genel kurul toplantısı yapılmasına kalan sürenin az olması ve olağanüstü kurula gidilerek tartışması yapılacak konuların, olağan kurulda görüşülüp tartışılması imkanının bulunmasıdır. Bu imkan olağanüstü genel kurulun toplanmasını gereksiz kılmaktadır. [16]
Olağanüstü genel kurul olağan genel kurulu oluşturan delegelerle ve yazılı istekteki konularla sınırlı bir çerçeve içerisinde yapılır ve toplantı gerekçeleri haklı bir sebebe dayanmalıdır.
Olağanüstü genel kurulun toplanmasını talep eden delegeler, başvuru yaptıktan sonra sayıları beşte bir oranının altına düşerse yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmaz. Ancak, dava açıldıktan sonra başvuruda bulunan delege sayısının beşte birin altına düşmesi, davanın da düşmesine neden olmaz. Çünkü Mahkeme, dava tarihindeki durumu göz önünde bulundurarak ve en önemlisi toplantıya çağırmanın haklı olup olmadığını irdeleyerek kararını verir. [17] Bu nedenle, genel kurulun her beşte birlik üye veya delegenin isteği üzerine olağanüstü genel kurulun toplanması beklenmemelidir. Aksi halde, delege veya üyelerin yönetim kurulunun yetkisi alanına giren diğer işlerini yapmasından alıkoyması söz konusu olacaktır.
Olağanüstü genel kurulun toplanması talebi denetleme kurulu ya da beşte bir delegenin talebi ile yönetim kuruluna yapılmaktadır. Yönetim kurulunun olağanüstü genel kurula çağrı yapmaması yönetim kurulunun yetkisini kötüye kullanmasıdır. Olağanüstü genel kurul talebinde bulunan denetleme kurulunun veya beşte bir delegenin talebi yönetim kurulunca reddedildiği takdirde bu karara karşı yargı yolu açıktır. İş mahkemesinde açılacak olan davanın sonucu sendika için bağlayıcıdır.
Ekleyelim ki, benzer hükümlerin yer aldığı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, olağan genel kurul toplantıları için üç yıllık bir sınırlama getirirken, olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için üye veya delege sayısının beşte bir isteğini aynen muhafaza etmiştir (Md.10/1,4).
4- Yönetim Kurulu
Yönetim kurulu, kuruluşu temsil etmek, kanunlar ve kuruluşun tüzüğü çerçevesinde kuruluşu yönetmek, gelecek döneme ait bütçeyi hazırlayarak genel kurula sunmak ve genel kurulca kendisine verilecek diğer görevleri yerine getirmekle sorumludur. [18] Buna karşılık, yönetim kurulunun genel kurul tarafından seçilen organların asıl veya yedek üyelerini görevden almak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.
Diğer zorunlu organlar gibi kuruluş ve şubelerin yönetim kurulu en az üç en çok dokuz üyeden; konfederasyonların yönetim kurulları ise en az beş en çok yirmi iki üyeden, şubelerin genel kurul dışındaki kurullarının üye sayıları üçten az beşten fazla olamaz (md.9/1). Bu sayılar asıl üye sayısı olmakla birlikte asıl üye sayısı kadar yedek üye de belirlenmelidir. Bunun sebebi yönetim kurulu üye tam sayısında herhangi bir sebeple eksilme meydana geldiği takdirde üye tam sayısının olması gereken sayının altına düşmemesi adına eksiklik yedek üyeler ile tamamlanacaktır.
Yönetim kuruluna seçilen üyelerin ad ve soyadları ile açılan ve kapatılan şubeler, ilgili valiliğe bildirilir ve Vali, tüzük ve kurucuların listesini on beş gün içerisinde Bakanlığa gönderir. Bakanlık; kuruluşun adını, merkezini ve tüzüğünü on beş gün içinde resmî internet sitesinde ilan eder (md.9/4).
Yönetim kuruluna seçilen üyelerin 6’ncı maddede sayılan suçlardan biri ile mahkûm olmaları hâlinde görevleri kendiliğinden sona erer (md.9/5).
Kuruluş ve şube yönetim kurulu üyeleri, yalnızca milletvekili veya belediye başkanı seçilmeleri hâlinde görevleri kendiliğinden son bulur (md.9/6).
Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı öngörülmemişse, yönetim kurulu; toplantı yeter sayısı kurul üye sayısının salt çoğunluğu, karar yeter sayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğudur (md.9/7).
5- Denetleme Kurulu
Denetleme kurulu, sendika ve konfederasyonların yönetim kurullarının genel kurul kararlarına uygun olarak faaliyette bulunup bulunmadığını denetlemek, tüzük uyarınca idari ve mali denetlemelerde bulunmak, yönetim kurulundan genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmasını istemek, tüzükte gösterilen diğer denetleme görevlerini yapmak ve denetleme raporunu hazırlayarak genel kurula sunmak ile görevli organdır.
Kanuna göre, kuruluşların denetleme kurulu üyeleri genel kurul tarafından seçilir ve üçten az dokuzdan fazla; şubelerin denetleme kurulu üye sayısı ise üçten az beşten fazla olamaz. Genel kurul dışındaki işbu organlara asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir (md.9/1).
6356 sayılı Kanuna göre denetim kurullarının denetlemeyi nasıl yapacağına ilişkin düzenlemeleri kuruluşların tüzüğüne bırakmayı uygun görmüştür.
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre denetim yetkisine sahip, yeminli mali müşavirlerce en geç 2 yılda bir kuruluşların gelir giderlerine ilişkin mali denetim yapılır. Bu denetim yeni kanunla getirilmiş olan kuruluşların dış denetimdir. [19]
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda, 2821 sayılı mülga Sendikalar Kanunu’ndaki gibi denetim kurulu üyeleri yönetici sıfatı taşımadıklarından, kurucular ve yöneticiler gibi mal bildiriminde bulunmak zorunda değildirler. [20]
Denetleme kurulunun sorumluluğu, sorumlu bulunduğu genel kurulun ibra etmesiyle sona erer.
6- Disiplin Kurulu
Kuruluşların diğer tüm teşekküllerde olduğu gibi, amaçlarına ulaşabilmeleri için bir disiplin içerisinde olması gerekmektedir. Disiplin kurulu, sendika içi disiplini sağlayan ve denetleyen organdır. Kuruluşlarda otoritenin asıl sahibi genel kuruldur. Disiplin kurulu ise bu otoriteyi sağlama görevini genel kurul adına yürütür. [21]
Disiplin kurulu da diğer zorunlu organlarda olduğu gibi üye sayıları üçten az dokuzdan fazla; konfederasyonların disiplin kurullarının üye sayıları beşten az yirmi ikiden fazla ve şubelerin de disiplin kurullarındaki üye sayıları üçten az beşten fazla olamaz.
2821 sayılı Kanun’da disiplin kurulu ayrı bir madde ile düzenlenmişken, 6356 sayılı Kanun’da genel kurul dışındaki organlar ayrı maddeler hâlinde düzenlenmemiştir ve genel kurul haricindeki zorunlu organlar ortak hükümlerle açıklanmıştır. Bu sebeple disiplin kurullarının görev, yetki ve sorumluluk alanlarının kuruluşların tüzüklerine göre belirlenmesi yerleşik uygulamadır.
Disiplin kurulu, kuruluşlarda zorunlu organlardandır. Kuruluşlar, ihtiyaca göre başka organlar da kurabilir. Ancak genel kurul ile yönetim, denetim ve disiplin kurullarının görev ve yetkileri bu organlara devredilemez (m.9/2).
Disiplin kurulu üyeliği ücret karşılığında ya da ücret almadan yapılabilir. Disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi görevi ise sendika genel kuruluna aittir (m.11/1-f). Sendika yönetim kurulu ya da disiplin kurulu kendilerine resen bir ücret miktarı takdir edip uygulayamaz.
Disiplin kurulunun görev, yetki ve sorumluluk alanına giren konular sendika tüzüğüne, sendika veya konfederasyon amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği ileri sürülen üyeler hakkında soruşturma yaparak, disiplin cezaları vermek ve sonucunu genel kurul ve ilgililere bildirmektedir (m.19/4). Disiplin kurulu ilkelere aykırı davranan üyelere ceza verebilmesine karşın üyelikten çıkarma işlemi yapamaz. Üyelikten çıkarma kararını ancak genel kurul verebilir. [22]
Avukat Dilhan KARHAN
Antalya Barosu
Antalya Bilim Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi
KAYNAKÇA
Aktay, A.N. (2019). Toplu İş Hukuku (2.baskı). Ankara: Lykeion Yayınları.
Akyiğit, E. (2013). Yeni Sistemde Sendika Üyeliği ve Güvencesi. Calisma ve Toplum, 37(2).
Çekirdek, M. (2019). Türk İş Hukuku’nda Sendikal Güvenceler. Selçuk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2(2), 33-64.
Demir, F. (2013). Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi. Calisma ve Toplum, 39(4).
Demir, K. (2020). Toplu İş Sözleşmesinden Yararlanma. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 21(2).
Ecer, H. (2017). Derneklerin Kuruluşu ve Tüzel Kişilik Kazanması. Dicle Adalet Dergisi, 1(2).
Esener, T. (1975). İş hukuku (3.baskı). Ankara Üniversitesi. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları.
Göktaş, S. Ve Yılmaz, G. (2021/01). 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Şerhi (Açıklamalı – Gerekçeli – İçtihatlı) (1. Baskı). Seçkin Yayıncılık.
Gülmez, M. (2013). “Örgütlenme ÖzgürSÜZlüğü” Cephesinde Yeni Bir Şey yok! Olacağı da Yok!. Çalışma ve Toplum. 37(2).
Kar, B. (2020). Sendika Kurma Hakkı. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, (1).
Kaymaz, Ç. (2012). Sendika özgürlüğü ve hakkı. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Ticaret Üniversitesi. İstanbul.
Kutal, M. (1985). Sendikaların Kuruluşu, İşleyişi ve Sona Ermesi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 45(1-4).
Sinerji Hukuk Yazılımları. Sinerji mevzuat ve İçtihat. 5 mart 2022, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/kullaniciGiris.jsf?dswid=1541#
T.C İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü. İşçi Sendikası Nasıl Kurulur. 01 Mart 2022, https://www.siviltoplum.gov.tr/isci-sendikasi-nasil-kurulur
Yenisey, K.D. (2013/4). Sendikal Örgütlenmede İşkolu Esası ve İşkolunun Belirlenmesi. Çalışma ve Toplum. Ekonomi ve Hukuk Dergisi. 39(4).
[1] Tüm yetkilerin merkezileştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlük benzeri yönetim.
[2] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.16
[3] Kaymaz, Çiğdem, Sendika Özgürlüğü ve Hakkı, İstanbul 2012
[4] Kutal’dan [2006], aktaran Yenisey, 2013/4, s.50.
[5] Yenisey, Kübra Doğan, Sendikal Örgütlenmede İşkolu Esası ve İşkolunun Belirlenmesi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s.50.
[6] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.17
[7] Yenisey, s.48.
[8] Yargıtay 9. HD., 21.02.2012, E. 2011/4978, K. 2012/4945
[9] Demir, Fevzi, Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s.25
[10] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.18-19.
[11] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.24-25.
[12] (1) Fiil ehliyetine sahip ve fiilen çalışan gerçek veya tüzel kişiler sendika kurma hakkına sahiptir. Ancak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından birinden mahkûmiyeti bulunanlar sendika kurucusu olamaz.
(2) İşveren sendikası kurucusunun tüzel kişi olması hâlinde tüzel kişiyi temsil eden gerçek kişide de birinci fıkrada belirtilen şartlar aranır.
[13] Demir, Fevzi, Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s.34.
[14] Demir, Fevzi, Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s.35.
[15] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.27.
[16] Bkz. Aynı görüş, Aktay, 2019, s.35.
[17] Demir, Fevzi, Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s36.
[18] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.36.
[19] Aktay, A. Nizamettin, Toplu İş Hukuku, Ankara 2019, s.38.
[20] Demir, Fevzi, Sendikaların Kuruluşu ve İşleyişi, Çalışma ve Toplum, 2013/4, s40.
[21] Orhan, Ümit, 6356 sayılı Kanun Kapsamındaki Kuruluşlarda Disiplin Uygulamaları, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, s.360.
[22] Ümit, s.364.
Comentarios