(Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu)
14.12.2009 tarihli 5941 Sayılı Çek Kanunu ile 3167 Sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ve “Karşılıksız çek keşide etme” suçu, “Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme” suçu olarak düzenleme altına alınmıştır. 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanması ile 5941 Sayılı Çek Kanunu’na “Geçici madde 5” eklenmiştir.
ÖZET
Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” başlığı altında 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında düzenlenen çekin üzerinde yazan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı ancak hükmedilecek adli para cezasının çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağı belirtilmiştir. Buna göre öncelikle suçun şikayete tabi bir suç olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan çekle ilgili “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişinin yargılanabilmesi için öncelikle hamilin şikayeti gerekmekte olup görevli mahkeme İcra Ceza Mahkemeleridir. Yargılama aşamasında “karşılıksızdır” işleminin yapılmasına sebep olunan tutarın ödenmesi halinde mahkeme; beraat, düşme, ceza verilmesine yer olmadığına ya da reddine ilişkin kararlardan uygun olan karara hükmedecektir. Yargılama neticesinde mahkeme tarafından adli para cezasına hükmedildiği takdirde hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacaktır. Yine 5951 Sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrası ile hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde ise kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin adli para cezasının doğrudan hapis cezasına çevrileceği belirtilmiştir.
5941 Sayılı Çek Kanunu’nda bir takım düzenleme ve/veya değişikliklerin yapılması özellikle “Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu” mağdurları tarafından beklenmekteydi. TBMM Genel Kurulu’nda 25.03.2020 tarihinde kabul edilen 7226 Sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanması ile 5941 Sayılı Çek Kanunu’na “Geçici Madde 5” eklenmiştir. Bu maddede çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu bakımından 24.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı mahkum olanların infazı 7226 Sayılı Yasa’nın Resmi Gazete’de yayımlanma tarihi olan 26.03.2020 tarihi itibarı ile durdurulmuştur. Ancak hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini (%10’unu) alacaklıya ödemek zorundadır. Geri kalan (%90’lık) kısmını ise üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verileceği düzenleme altına alınmıştır. Ancak infazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda biri(%10’u) ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verileceği, hükümlünün taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksitin, sürenin sonuna bir taksit olarak ekleneceği fakat kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verileceği düzenlenmiştir.
ÇEKLE İLGİLİ KARŞILIKSIZDIR İŞLEMİ YAPILMASINA SEBEBİYET VERME SUÇUNA 7226 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER
7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 49
14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 5 – (1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.
(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.
(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.
(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.
(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.
(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”
7226 Sayılı Kanun’un 49. Maddesi ile 5941 Sayılı Çek Kanunu’na “Geçici madde 5” eklenmiştir. Bu madde ile 24.03.2020 tarihine kadar işlenen “çekle ilgili “karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu”ndan dolayı mahkum olanların cezalarının infazları 7226 Sayılı Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih olan 26.03.2020 tarihinden itibaren durdurulmuştur. Madde metninde “mahkum” ve “hükümlü” kavramları kullanılması sebebiyle bu suç kapsamında yargılaması devam edenler hakkında bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağı hususu henüz netlik kazanmamıştır. Bir görüşe göre madde metninde “mahkum” kavramı kullanılması sebebiyle bu düzenleme yalnızca 24.03.2020 tarihine kadar “mahkum” olanlar hakkında uygulanabilecektir. Diğer bir görüşe göre ise suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren kanunun hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınması gerektiğinden henüz kesinleşmemiş ve yargılaması devam edenler hakkında da bu madde uygulama alanı bulacaktır.
24.03.2020 tarihine kadar işlenen çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı mahkum olanlar 7226 Sayılı Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih olan 26.03.2020 tarihi itibarıyla tahliye edilmiştir. Ancak ilgili suçtan dolayı mahkum olup bu madde kapsamında infazı durdurulanlar tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini (%10’unu) ödemek zorundadır. Geriye kalan (%90’lık) kısmın ise üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.
Hükümlünün ödemesi gereken taksitlerden herhangi birini süresi içinde “ilk defa” ödemediği takdirde bu taksit, sürenin sonuna (yapılan taksitlendirmede son sıradaki taksitin ardına yine en geç iki aylık aradan sonra ödenmek üzere) bir taksit olarak eklenecektir. Kanun koyucu, süresinde ödenmeyen ilk taksit bakımından bir istisna getirmiş ve yalnızca “ilk defa” süresinde ödenmeyen taksitin “sürenin sonuna” son taksit olarak ekleneceğini belirtmiştir. Hükümlünün bu istisna dışında herhangi bir taksiti süresinde ödememesi durumunda alacaklının şikayet hakkı doğacaktır. Alacaklının bu istisna dışında süresinde ödenmeyen taksiti şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir.
İnfazı durdurulan borçlu hakkında CMK madde 109/3-a uyarınca “Yurt dışına çıkamamak (Yurt dışına çıkma yasağı)” adli tedbir kararının uygulanabileceğini de düzenlemiştir.
Bu madde ile verilecek her türlü kararda görevli ve yetkili mahkeme, mahkumiyet hükmünü veren İcra Ceza Mahkemesi olup mahkemece bu madde kapsamında verilecek tüm kararların alacaklıya tebliğ edilmesi gerektiği düzenleme altına alınmıştır. Bu madde kapsamında verilen kararlara İİK Madde 353/1’de düzenlenen usule göre itiraz yolu açıktır. Buna göre “tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.”
FAİL VE SORUMLU KİŞİ
Keşideci, çek düzenlemekle muhatap bankaya nezdindeki karşılıktan senet bedelini ödeme yetkisi verir. Muhatap bankanın usul ve yasaya uygun olarak çeke “karşılıksızdır” şerhi koyması neticesinde “çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu”ndan bahsedilebilecektir. Dolayısıyla “karşılıksızdır” işlemi yapılması neticesinde cezai ve hukuki sorumluluğun kime ait olacağının tespiti büyük önem arz etmektedir. Çek hesap sahibi gerçek ve tüzel kişi olabilmektedir. Çek hesap sahibi gerçek kişinin çek hesabı düzenlemek maksadıyla temsilci ya da vekil ataması mümkün değildir. Dolayısıyla da çek hesabı sahibinin gerçek kişi olması halinde, düzenlenen çek nedeniyle ortaya çıkacak hukuki ve cezai sorumluluk çek sahibi gerçek kişiye ait olacaktır. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması halinde ise bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür (Uygulamada söz konusu tüzel kişilerin yetkilileri Ticaret Sicil Gazetesi aracılığı ile tespit edilmektedir).
ŞİKAYET HAKKI SAHİBİ
Şikayet hakkı, çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile “karşılıksızdır” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye aittir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/3072 ESAS, 2018/5874 KARAR Sayılı karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının kime ait olduğu ile ilgili BAM Ceza Daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi hakkında vermiş olduğu karar aşağıdaki gibidir;
“…Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile “karşılıksızdır ” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye ait olacağına, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir…”
Gerçekten de kanun koyucunun, kanun metninde, şikayet hakkı sahibini işaret ederken hamilden bahsetmek ile çeki elinde bulunduranı kastettiği açıktır. Türk Dil Kurumu hamili “Elinde bulunduran, üzerinde taşıyan.” olarak tanımlamıştır. Bu halde kanun koyucunun şikayet hakkı sahibi olarak geçerli ve meşru tüm cirantaları da kastettiği anlaşılmaktadır. Nihayetinde 6102 Sayılı T.T.K.’nın 808. Maddesi de hamilin diğer cirantalara başvurma hakkının bulunduğunu düzenlediğinin kabulü gerekir. Her ne kadar ceza yargılamasında yorum yasağı olsa da bu düzenlemenin 5941 Sayılı Yasa’nın 5. Maddesi kapsamında “hamil” tanımlamasına karşılık geldiği anlaşılmaktadır.
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
6102 Sayılı TTK Madde 796 uyarınca çekin ibraz süresi, çekin düzenlendiği yer ile ödeme yerinin aynı olması durumunda 10 gün, farklı olması durumunda 1 ay olarak düzenlenmiştir. Ayrıca ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek bakımından “...düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise 3 ay…” olarak düzenlenmiştir. Şikayete tabi olan bu suç bakımından İcra ve İflas Kanunu madde 347 gereğince şikayet süresi fiilin öğrenildiği tarihten (ibraz tarihinden) itibaren 3 ay ve her halükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıldır. Bu süreler mahkeme tarafından doğrudan ve kendiliğinden dikkate alınmaktadır.
Cirantalar bakımından “karşılıksızdır” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişinin de şikayet hakkı olduğunu belirtmiştik. Buna göre örneklendirmemiz gerekirse “karşılıksızdır” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişi çekin ibrazından itibaren 3 ay ve her halükârda 1 yıl içinde şikayet hakkını kullanmalıdır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi 2017/2320 E. 2017/1865 K. Şikayet hakkı sahibi ciranta olan kişinin fiili öğrenme tarihi bakımından;
“…Dosya içerisinde bulunan çek fotokopisinin incelenmesinde şikayetçi şirketin çeki bankaya ibraz eden hamil olmadığı, ilk ciranta olduğu, çeki bankaya ibraz edenin son ciranta olduğu, çekin karşılıksız çıkması üzerine ciro silsilesi içerisinde çekin şikayetçi şirkete geri döndüğü ve bu şekilde hamil konumuna geldiği anlaşılmıştır. Bu durumda şikayetçi şirketin fiili öğrenme tarihi, çekin karşılıksız işlemine tabi tutularak kendisine geri döndüğü tarihtir ve şikayet hakkı bulunmaktadır…”
Örneğin 01.01.2020 tarihinde ibraz edilen çekin “karşılıksızdır” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru cirantası olan kişi en geç 01.01.2021 tarihine kadar şikayet hakkını kullanabilecektir. Çekin meşru cirantaya döndüğü tarih, fiili öğrenme anı kabul edilmekte ve 3 aylık öğrenme süresi bu tarihten itibaren başlamaktadır. Ancak her halükârda çekin ibrazından itibaren geçerli olan 1 yıllık hak düşürücü süre bu halde de geçerlidir. Dolayısıyla çekin 01.12.2020 tarihinde meşru cirantaya döndüğü varsayımında 01.12.2020 öğrenme tarihi olarak kabul edilecek ancak yine ibraz tarihi olan 01.01.2020 tarihinden itibaren her halükârda 1 yıl içinde şikayet hakkı kullanılması gerektiğinden en geç 01.01.2021 tarihine kadar şikayet hakkının kullanılması gerekecektir. Başka bir varsayım ile 01.01.2018 tarihinde çek ibraz edilmiş ve 09.02.2020 tarihinde çekin bedelini ödemiş ciranta olan kişi bakımından aynı tarihte öğrenme gerçekleşmişse dahi kanun koyucu tarafından her halükârda 1 yıl olarak öngörülen hak düşürücü süre dolduğundan artık şikayet hakkı kullanılamayacaktır.
SUÇUN OLUŞMA ANI
5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesi kapsamında suçun oluşma anının, “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verildiği an olduğu başka bir değişle “çekin üzerinde yazan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında …” kanunda belirtilen şekilde banka tarafından “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verildiği an olduğu anlaşılmaktadır.
ANAYASA MADDE 38 KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” hükmü yer almaktadır. Metin aslen A.İ.H.S. Ek 4 protokolünün iç hukuka yansımasıdır. Borç için hapis yasağı düşüncesini barındıran bu hükmün Anayasa’ya eklenmesinin ardından karşılıksız çek keşide etme suçunun yaptırımının da Anayasa’nın bu hükmüne aykırı olup olmadığı yönünde gerek doktrinde gerekse pratik alanda ciddi tartışmalar yaşandığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi, çeki kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havale olarak değerlendirmesi sebebiyle karşılıksız çek keşide etme suçunun Anayasa’nın 38. Maddesine aykırı olmadığını görüşündedir. Mahkeme’nin gerek 17.03.2011 tarih ve 2010/6 E. ve 2011/54 K. sayılı kararında gerekse daha önce aynı konuyu tartıştığı 11.12.2002 tarih 2002/165 E.ve 2002/195 K. Sayılı kararında bu görüşünü yinelemiştir. Ancak özellikle AİHS’ne ek 4 nolu protokolün 1. Maddesi göz önüne alındığında Her iki kararında da Anayasa Mahkemesi özetle; İtiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için, ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerektiği, çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi, çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu olmadığı, temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise, çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz olduğu ve borçlunun, temel ilişki ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkişkisini ortaya çıkardığını vurgulamıştır.
AİHS Ek-4 nolu protokolün 1. Maddesinin özünde yalnızca sözleşmeden doğan bir borcu yerine getirememek nedeniyle bir kimsenin hapsedilemeyeceği düşüncesi yer almaktadır. Ancak burada sınırlı bir koruma düşüncesi mevcuttur. Şöyle ki AİHS 4 nolu protokolün 1. Maddesine göre kişinin borcundan dolayı hapsedilememesi için iyiniyetli olması ve borcunu ödemek istemesine rağmen ödeyemeyecek durumda olması gerekmektedir. Aksi halde borcunu ödeyebilecek durumda olmasına rağmen borcunu ödemekten kaçınan kimse madde metninde korunan kişiler arasına giremeyecektir.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi, karşılıksız çek keşide etme suçunu Anayasa’nın 38. Maddesine aykırı kabul etmese de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Keza Anayasa Mahkemesi bu görüşünü çek ilişkisinin asıl borç ilişkisinden bağımsız kambiyo ilişkisi olarak açıklamıştır. Kanun koyucu, 6102 Sayılı Yasa’nın 692. maddesi’nin 2.bendi “Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi” şartını düzenlemekle aslen çek ilişkisini bir 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda 555 ve devamı maddelerde düzenlenen havale sözleşmesine işaret etmiştir. Yine 6098 Sayılı Yasa’nın havaleye ilişkin hükümleri ancak Türk Ticaret Kanunu’ndaki hükümlere aykırı olmadığı sürece çek için de uygulanmaktadır. Prof. Dr. Fırat ÖZTAN, çekin havale sözleşmesi karşısındaki durumunu açıklarken ödemenin alacaklı ve borçlu arasındaki alacak ve borç ilişkisine dayandığı ve bu ilişkiyi doğrudan doğruya etkilemesinin havale münasebetinin bir sonucu olduğunu ifade etmiştir. Bu konu tartışılırken. çekin tarihi gelişimi, ölçülülük ilkesi gibi bir çok diğer tartışma daha göz önünde bulundurulmalıdır. Şahsi kanaatimizce açık Anayasa’ya aykırılık nedeni ile yüzeysel olarak bu konuya değinmek zarureti doğmuştur. Ancak bu yazsının asıl amacının çek ceza davası uygulaması olması nedeni ile A.İ.H.S. ve Anayasa’ya aykırılık konusunu burada noktalamak gerektiği düşüncesindeyiz. Karşılıksız çek keşide etme suçunun Anayasa’ya aykırılığı hususunu daha detaylı incelemek gerektiği açık olmakla bu konu için daha sonra ayrıca bir yazı yayınlayacağız.
GÖREVLİ MAHKEME
Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunda görevli mahkeme İCRA CEZA MAHKEMESİ olup şikayet hakkı sahibi, şikayet dilekçesini İCRA CEZA MAHKEMESİ’ ne verecektir.
YETKİLİ MAHKEME
5941 sayılı Çek Kanunu madde. 5/1 uyarınca “Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür”.
***************************************************************************
* 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrasından anlaşıldığı üzere, dava sonucunda adli para cezasına hükmedilmesi ve bu adli para cezasının ödenmemesi halinde kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilecektir. Bu bakımdan 5. Maddenin 1. Fıkrası ile beraber değerlendirildiğinde suçun ciddi yaptırımları olduğu açıktır.
* Hâlihazırda uzun süren yargılamaların eksiklikler sebebiyle daha da uzamaması ve mümkün olduğunca kısa sürede çözüme ulaşmak, mağduriyet yaşamamak adına hukuki probleminizi bir avukat aracılığıyla takip etmeniz en iyi sonucu alabilmeniz adına en doğru hamle olacaktır.
Stj. Avukat Muhammet Soner Sert
Antalya Barosu
Comments