İçindekiler
3.1.1. Piyasaya Girişlerin Engellenmesi veya Rakiplerin Piyasadaki Faaliyetlerinin Zorlaştırılması (m. 6/II-a)
3.1.5. Tüketicinin Zararına Olarak Üretimin, Pazarlamanın veya Teknik Gelişmenin Engellenmesi (m. 6/II-e)
1. Hâkim Durum Kavramı
Teoride pek sık tartışılmasına karşın, uygulamada tamamiyle rekabetçi bir piyasaya çok nadir rastlanmaktadır. Gerçekte her bir teşebbüsün rakiplerine karşı az ya da çok pazar gücü bulunmaktadır. Ancak bir teşebbüsün piyasada pazar gücünün olup olmamasından çok önemli olan söz konusu pazar gücünün teşebbüse hâkim durum sıfatını verebilecek kadar yüksek olup olmaması ve eğer varsa teşebbüsün hâkim durumu kötüye kullanıp kullanmadığının belirlenmesidir. [1]
Hâkim durumdaki işletme kavramının tanımına ilk kez Avrupa Kömür ve Çelik Birliği Anlaşmasında yer verilmiştir. Anlaşmanın 66/7 maddesinde hâkim duruma sahip teşebbüslerin rekabeti engelleyen davranışlarda bulunması halinde Anlaşmaya aykırı davranmış sayılacakları belirtilse de tam anlamı ile hâkim durum tanımına yer verilmemiştir.
Benzer şekilde Avrupa Birliği Antlaşması’nın 82. Madesi ise “Ortak pazarda veya önemli bir kısmında hâkim durumdaki bir teşebbüsün herhangi bir kötüye kullanılması, ortak piyasa ile uyumsuz olarak yasaklanacaktır.” şeklindedir. Avrupa Adalet Divanında görülen Hoffmann-La Roche davasında, pazar hâkimiyetinin ne olduğuna ilişkin bir açıklama mevcuttur. Bu açıklamaya göre;
“…hâkim durum, bir teşebbüsün sahip olduğu ekonomik gücün bir pozisyonu ile ilgilidir. Bu sayede, rakiplerinden bağımsız olarak, müşterileri ve nihai olarak tüketicilerden bağımsız bir şekilde davranma gücü sağlayarak, ilgili pazarda etkin rekabetin sürdürülmesini engeller. Böyle bir pozisyon, bir tekel ya da yarı-tekel olduğu yerde yaptığı bazı rekabeti engellemez, ancak bunun altında yatan teşebbüsün, hangi şartlar altında en azından dikkate değer bir etkiye sahip olduğunu tespit etmese de kâr etmesini sağlar. Rekabet gelişir ve her halükârda, bu tür davranışlar kendi aleyhine faaliyet göstermediği sürece büyük ölçüde ihmal edilir.”
Avrupa Birliği Adalet Divanı ve Avrupa Birliği Komisyonu kararlarında ise hâkim durum: “Rakiplerin sağlayıcılarından ve müşterilerinden bağımsız olarak rekabeti önleme gücü” olarak tanımlanmıştır. [2]
2. Türk Rekabet Hukukunda Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Kurumunun Yeri
Türk Hukukunda ise hâkim durum kavramı tanımlanırken Avrupa Birliği Rekabet Hukuku İçtihatlarından yola çıkılmıştır. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK)’un 3. maddesinde yapılan tanıma göre “hâkim durum”, belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü ifade etmektedir. Sayın Aslan tarafından ise kötüye kullanımın tanımı “Bir hâkim işletmenin rekabeti sınırlayıcı, bozucu veya engelleyici olan veya kendisine haksız avantajlar sağlayabilecek olan her türlü davranışı kötüye kullanmadır.” şeklinde yapılmıştır. [3]
Pazarda lider duruma gelmek, piyasada var olan tüm teşebbüslerin nihai amacıdır. Bu amaç doğrultusunda kimi zaman teşebbüsler rakipleriyle çeşitli anlaşmalar yapmak sureti ile rekabet sürecine kendi amaçları ve istekleri doğrultusunda yön vererek taktik geliştirme yoluna girmektedirler. Bu durumlarda ise teşebbüslerin kendi faydaları uğruna rekabeti bozucu faaliyetlerde bulunması ise RKHK’nın 6. maddesi kapsamında yasaklanmıştır.
RKHK madde 6’da hâkim durumun kötüye kullanılması düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca; “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır.
a) Ticarî faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,
b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması,
c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,
d) Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticarî avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,
e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması.” (7 Aralık 1994, 4054 sayılı, 4054 sayılı, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun)
3. Kötüye Kullanma Halleri
3.1. Genel Olarak
4054 Sayılı Yasa’nın 6. Maddesinin lafzından da anlaşılacağı üzere; Kanun hâkim durumda bulunmayı veya hâkim duruma geçmeyi değil, bu durumun rekabeti sınırlamak amacıyla kötüye kullanılmasını yasaklamaktadır. Dolayısıyla maddenin uygulanması bakımından hâkim durumun belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Hâkim durumun tespitinde; pazar payı, pazara giriş engelleri, dikey bütünlük, ürünün ikame edilebilirliği, ürünün niteliği gibi unsurlar dikkate alınmakta, incelemede teşebbüsün (veya birden fazla teşebbüsün), 4054 sayılı Kanun’da hâkim durum için öngörülen, rakiplerinden ve müşterilerinden önemli ölçüde bağımsız hareket edip edemediği değerlendirilmektedir.
Olağan rekabet koşulları içerisinde hâkim duruma gelmiş bir teşebbüs açısından kötüye kullanma kavramı meydana gelmiş sayılmayacaktır. Örneğin bir pazarda mevcut teşebbüslerin, piyasanın izin verdiği ölçüde hukuka uygun olarak lider konuma gelmiş bir teşebbüse ayak uyduramamaları sonucunda piyasadan çekilmek durumunda kalmaları hali, hâkim durumun kötüye kullanılması olarak değerlendirilmeyecektir. Usulüne uygun biçimde hâkim duruma ulaşmış teşebbüs, elindeki bu gücü piyasanın izin verdiği ölçüde kullanabilecektir.
Bu kapsamda hâkim durumun kötüye kullanılmasından bahsedilebilmesi için ise üç unsurun bir arada varlığı gerekmektedir. Söz konusu unsurlar; teşebbüsün hâkim durumda olması, bu durumun kötüye kullanılması ve rekabetin kısıtlanmasıdır. Bunların varlığı halinde kötüye kullanım hususu meydana gelecektir.
RKHK kapsamında sayılmış hâkim durumun kötüye kullanılması halleri yalnızca örnek olarak verilmiş olup; örnekler çoğaltılabilir niteliktedir. En yaygın ortaya çıkan kötüye kullanma halleri ise aşağıdaki gibidir:
3.1.1. Piyasaya Girişlerin Engellenmesi veya Rakiplerin Piyasadaki Faaliyetlerinin Zorlaştırılması (m. 6/II-a)
RKHK’nın 6. maddesinin 2-a bendi uyarınca, “Ticarî faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler” hâkim durumun kötüye kullanılması halleri arasında sayılmıştır.[4] (7.12.1994, 4054 sayılı, RKHK)
Piyasada lider konumda olan bir teşebbüs tarafından rakiplerinin piyasaya girişinin engellenmesi rekabet sınırlayıcı bir davranıştır. Ancak ilgili maddede yer alan “rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler” kısmının net olmadığından bahisle öğretide görüş ayrılıkları mevcuttur. Piyasadaki faaliyetlerin zorlaştırılması, rekabetin olağan bir sonucudur. Rekabetin varlığı, piyasada birbirine rakip konumdaki teşebbüsleri gelişime sevk etmektedir. Doğası gereği rekabetin amacı, rakiplerin birbirini zor durumda bırakmaya çalışmasını sağlamak olduğundan; öğretide söz konusu ifadeyi “rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin olağandışı derecede zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler” şeklinde yorumlamanın daha uygun olacağı kanaatinde olan görüşler bulunmaktadır.
Hâkim teşebbüsün, rakibin piyasaya girişini engellemenin yanında mevcut rakiplerinin büyümesini engelleme amaçlı faaliyetleri de hâkim durumun kötüye kullanımı olarak kabul edilmektedir. Kötüye kullanım olarak nitelendirilecek davranışın; rekabeti sınırlayıcı olması ve meşru görülemeyecek türden zorlayıcı olması gerekmektedir.
3.1.2. Ayrımcılık Yapılması (m. 6/II-b)
Ayrımcılık yapılması konusunda RKHK m. 6/II-b bendi; “eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması” şeklinde düzenlenerek kötüye kullanma hali olarak sayılmıştır.
Rekabet Kurulu’na göre genel olarak ayrımcılık, bir ürünün aynı maliyete sahip olmasına rağmen farklı müşterilere farklı fiyatlara satılması veya maliyet farkına rağmen aynı fiyata satılması halinde ortaya çıkar. Yalnızca fiyat bazında değil; fiyat hariç birçok koşul uygulanmak suretiyle de ayrılmcılık yapılabilmektedir. Söz konusu durum her somut olayın özelliğine göre değerlendirilecektir.
RKHK m.6-b bendine benzer olan m.4-c bendi gereğince, “Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi” Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar başlığı altında hukuka aykırı kabul edilmiş ve yasak kılınmıştır. İlgili hükümde yer alan “arz ve talep miktarının kontrolü” ile “mal veya hizmetin piyasa dışında belirlenmesi” kavramları ayrımcılık olarak değerlendirilebilmektedir. Fakat burada önemli kıstas, ilgili faaliyetin rekabeti engelleyici nitelikte olup olmadığı hususudur. Örneğin çeşitli bölgelerdeki farklı piyasa koşullarına uygun davranarak üretim planı yapmak amacıyla farklı fiyatların uygulanması hâkim durumu kötüye kullanma teşkil etmeyecektir. Veyahut mal vermeyi kesmenin kötüye kullanma olabilmesi için mal talebinde bulunan işletmeye uzun süreden beri mal veriyor olması, müşterinin talebinin her zamankinden farklı olmaması ve mal vermeyi kesmek için başka bir haklı sebebin olmaması gerekir. Yani ilk defa mal talep eden işletmeye mal vermemek tek başına hâkim durumun kötüye kullanılması teşkil etmez[5]. (ASLAN, Rekabet Hukuku; s.236,237) Mal vermeyi kesmek veya reddetmeye ilişkin R.K.H.K ‘da bir açıklık yoktur.
3.1.3. Tekrar Satışa veya Alışa ilişkin Şartlar Öne Sürmek (m. 6/II-c)
Ek yükümlülük ve malın tekrar satışına ilişkin şartların belirlenmesi, tüketicinin tercihini ve marka içi veya markalar arası rekabeti kısıtlaması nedeniyle zararlı bulunmaktadır. Bu bendin kapsamına giren yasaklar şunlardır:
1) Bir mal ve hizmetle birlikte diğer bir mal veya hizmetin satın alınması şartına bağlanması,
2) Aracı teşebbüslerin (dağıtıcıların) bir malı almasının, diğer bir malın teşhiri şartına bağlanması,
3) Bir malın tekrar satımına ilişkin şartların belirlenmesi[6] (GÜL, Teşebbüsün Alıcılarına Ayrımcılık Yaparak Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması. s.34)
RKHK m. 6/II-c, bir mal veya hizmetle birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmaya zorlanmasını yahut aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların, talep ettiği bir malın veya hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması yahut satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi yükümlülükler getirilmesinin, rekabete aykırı olduğunu hükme bağlamıştır.
3.1.4. Belirli Bir Piyasadaki Hakimiyetin Bir Başka Piyasada Kötüye Kullanılması (m. 6/II-d)
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesinin 2-d bendi uyarınca, “Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler” de kanun koyucu tarafından kötüye kullanma olarak sayılmıştır. İlgili hükmün özelliği, kanunda açıkça, bir teşebbüsün hâkim durumda olduğu piyasa ile bu hâkim durumu kötüye kullanma sayılan eylemleri gerçekleştirdiği piyasanın farklı piyasalar olabileceğinin belirtilmiş olmasıdır. Bu, hâkim durumun kötüye kullanılmasının uygulamada en yaygın olarak ortaya çıktığı biçimdir. Öğretide ilgili hükmün uygulanabilmesi için, hâkim olunan pazar ile kötüye kullanma fiilinin gerçekleştiği pazar arasında bağlantının bulunması gerektiği kabul görmektedir. Birbirinden tamamen bağımsız pazarlar söz konusu olduğunda bu hükmün uygulanması kanunun amacına uygun düşmemektedir. Bu sebeple hâkim durumu kötüye kullanma fiili ile söz konusu fiil sonucunda meydana gelen rekabetin sınırlanmasına ilişkin netice arasında bir bağın mevcudiyeti aranmaktadır.
3.1.5. Tüketicinin Zararına Olarak Üretimin, Pazarlamanın veya Teknik Gelişmenin Engellenmesi (m. 6/II-e)
RKHK m.6/2-e bendi uyarınca, “tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması” da kötüye kullanım olarak açıkça kanunun lafzında yer almaktadır. Dolayısıyla, hâkim durumdaki teşebbüsün sergilemiş olduğu davranışın tüketicinin zararına sonuç doğurması halinde RKHK kapsamında hâkim durumun kötüye kullanılması meydana gelecektir. Tüketicinin yüsek fiyat karşılığında fazladan ürün almaya zorlanması ve bunun pazarlama adı altında lanse edilmesi, üretimin keyfi olarak azaltılması sonucunda fiyatların yükseltilmesi gibi davranışlar tüketicinin zararına sebebiyet verdiği ölçüde hâkim durumun kötüye kullanılması olarak kabul edilecektir.
4. SONUÇ
4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. Maddesi kapsamında düzenlenmiş olan hâkim durumun kötüye kullanılması hali uyarınca; bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu, tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır. İlgili maddenin devamında ise sıkça görülen hâkim durumu kötüye kullanma halleri sayılmıştır. Ancak kanun kapsamında sayılmış bu haller sınırlı sayıda (numerus clausus) değildir, Rekabet Kurulunca da inceleme yapılabilmektedir. Uygulamada hâkim durumda bulunan bir teşebbüsün davranışının kanunun lafzındaki hiçbir gruba girmemesi halinde, somut olayın özelliklerine göre ilgili teşebbüs Rekabet Kurulu tarafından incelemeye alınacaktır.
Stj. Av. Öykü AKYÜZ
KAYNAKÇA
[1] (7 Aralık 1994, 4054 sayılı, 4054 sayılı, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun).
[2] (7.12.1994, 4054 sayılı, RKHK).
[3] (ASLAN, Rekabet Hukuku; s.236,237).
[4] (GÜL, Teşebbüsün Alıcılarına Ayrımcılık Yaparak Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması. s.34).
[5] (Hasan Celal KIRATLI, Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması, (Danışman: Prof. Dr. Kemal ŞENOCAK), Ankara Üniversitesi Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 02.07.2021).
[6] (İ. Y. Aslan, Rekabet Hukuku Teori-Uygulama-Mevzuat, 5. Baskı, Bursa: Ekin Yayınevi, 2017, s. 14.).
Türk Rekabet Hukukunda Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması
Comments