top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Lider Tanrıkulu

LİMİTED VE ANONİM ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE GETİRİLMESİ

Güncelleme tarihi: 3 Eki 2023


Limited ve Anonim Şirketlere Ayni Sermaye Getirilmesi Şartları

İçindekiler



1. ŞİRKETLERDE AYNİ SERMAYE NEDİR?


6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 127. Maddesi düzenlemesi ve gerek anonim şirket hükümleri gerekse limited şirket hükümlerinin bu maddeye atfından da anlaşılacağı üzere şirket kuruluşuna nakdi sermaye ile katılabileceği gibi ayni sermaye ile de katılabilir.


Türk Ticaret Kanunu’nda, ayni sermayenin açıklamasına ilişkin doğrudan bir tanım bulunmamakla birlikte eşya hukukundaki ayın kavramından yola çıkarak ayni sermayeyi açıklamak mümkündür. Ekonomik değere haiz maddi varlığı olmayan şeyler ile maddi varlığı olan şeyler hukuk düzeninin konusunu oluştururlar. (1) 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 127. Maddesi; mesela fikri mülkiyet hakları, elektronik ortam ve alanlar, adlar, ticari itibar ve işaretler gibi birçok maddi varlığı olmayan şeyleri de ayni sermayenin konusu olarak tanımlamıştır. O halde 6102 Sayılı Yasa’da kastedilen ayın, nakdi sermaye dışındaki değerler olarak açıklanabilir. (2) Bu anlamda özellikle ticari itibar gibi kavramlar da sayılmak sureti ile ayni hakkın konusunu oluşturan şeyin ticari hayatta ekonomik değeri üzerinde vurgu yapılmıştır.


6102 Sayılı Yasa’nın 127. Maddesi düzerken “kanunda aksine hüküm olmadıkça” demek sureti ile şirketlere getirilebilecek sermayeleri saymıştır. Kanun koyucu tarafından, anonim şirketler bakımından TTK 342. Maddesi ile TTK 127. Maddesine aksine hüküm niteliğinde sınırlamalar getirilmiş ve yine limited şirketlerde ayni sermaye hususunda, anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerin uygulanacağını düzenleyen TTK 578 maddesi atfı ile TTK 581 maddesi düzenlenerek ilgili madde aksine hüküm tesis edilmiştir.


Gerek 342. Madde gereksek 581. Maddesi ile TTK 127. Maddesine getirilen istisna ile ayni hakların üzerinde kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya haciz bulunmaması ayrıca bu malvarlıklarının nakden değerlendirilebilir ve devredilebilir olması öngörülmüştür. Her iki kısıtlayıcı maddede de hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların bu şirket türlerine sermaye olarak getirilemeyeceği düzenlenmiştir.


2. LİMİTED VE ANONİM ŞİRKETLER BAKIMINDAN AYNİ SERMAYE GETİRİLMESİNİN UNSURLARI


Yukarıda detaylı bir şekilde açıklanan ve Türk Ticaret Kanunu’nun 127. Maddesi ile düzenlenen ayni sermayenin niteliklerini Limited Şirket ve Anonim Şirket bakımından TTK 342. ve TTK 581. Maddesi kapsamındaki kısıtlamalar ile değerlendirmek gerekmektedir.


A. TTK 127 KAPSAMINDAKİ GENEL DÜZENLEME KAPSAMINDA OLMAK


Türk Ticaret Kanunu 127. maddesi ile şirket ortaklıkları bakımından ayni sermayenin nelerden oluşabileceği sayılmıştır. Yine 342. madde ve 581. maddesinde doğrudan yasaklanan ticari itibar ve kişisel emek çıkartıldıktan sonra aşağıdaki liste ortaya çıkmaktadır.

  1. Kıymetli evrak, alacak hakkı ve sermaye şirketlerine ait paylar,

  2. Fikri mülkiyet hakları,

  3. Taşınır ve her çeşit taşınmaz,

  4. Taşınır ve taşınmazların kullanma ve faydalanma hakları

  5. Ticari işletmeler,

  6. Mülkiyet hakkına konu edilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,

  7. Maden ruhsatları ve benzeri iktisadi değer olan diğer hakları

  8. Devrolunabilen ve devredilen her türlü haklar.


Kanun koyucu, 127/1-J maddesini devrolunabilen ve nakden devredilebilen her türlü hakkın ayni sermayenin konusunu oluşturduğundan bahis ile ayni sermayeyi tahdidi saymaktan kaçınmıştır. Böylelikle ticaret hayatının önü açılmış ve teknoloji ile her gün gelişmekte ve değişmekte olan sermaye araçları bakımından sermayenin temini ilkesi gereği sağlanmıştır.


Anonim ve Limited şirketlerde ayni sermaye yeterliliğinin tespiti için 127. madde dışında kanun ile sınırlamaya gidilen 342 ve 581. maddelerin de şartlarının sağlanması gerekmektedir.


B. ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERE İLİŞKİN ÖZEL DÜZENLEMELER


Anonim Şirketlerin bakımından TTK 342 ve Limited Şirket bakımından TTK 581. maddeleri ile bu iki şirket tipi ayni sermaye getirme bakımından diğer şirket tiplerinden ayrılmıştır. Ayni sermaye yeterliliği bakımından 3 olumlu bir olumsuz şart öngörülmüştür.


a. Bir Mal varlığı Değeri Teşkil Etme


Anonim ya da limited şirkete getirilecek sermayenin bir mal varlığı değeri teşkil etmesi zorunluluğu ortaya konmuştur. Ancak burada mal varlığı değeri teşkil etme zorunluluğu değerlendirilirken dar yorum yapmaktan kaçınmak gerekmektedir. Mal varlığından anlaşılması gerekenin eşya hukuku anlamında mal varlığı olmadığı ancak ekonomik varlık anlamında kabul edilmesi gerektiği görüşüne biz de katılmaktayız. (3) Nihayetinde mal varlığı kelimesini doğrudan eşya hukukundaki anlamı kapsamında değerlendirip know-how, müşteri çevresi gibi değerleri mal varlığı değeri dışında tutuma sonucunu doğuracak yorumlar sermayenin tedariki ilkesine aykırı olacaktır.


Yukarıda açıklandığı üzere 127/j maddesi ile ayni sermayenin tahdidi sayımının önüne geçilmiş “Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer” ifadesi TTK 342 ve b.581. maddesinde mükerrer olarak düzenlenmek sureti ile mal varlığı değerinin anonim ve limited şirketler için de sınırlanmadığı vurgulanmıştır.


TTK 342. Maddesi gerekçesinde “Değer Biçme” üst başlıklı T.T.K. 343 maddesine gönderme yapılmıştır. Yasa koyucu; “Tasarının 343 üncü maddesine göre yapılacak değerlendirmede, bilirkişiler bu noktayı belirtmek, mahkemenin dikkatini çeken, ifadesi açık olan ve kesin nitelik taşıyan görüş beyan etmekle yükümlüdürler” şeklinde gerekçe ortaya koymuş böylelikle nakden değerlenebilme ile bir mal varlığı değeri teşkil etme arasında paralellik oluşturmuş ve uygulayıcılara bir mal varlığı değeri teşkil etme unsurunun tespiti bakımından geniş bir takdir yetkisi verilmiştir.


b. Nakden Değerlenebilme


Ayni sermaye yeterliliğinin kabul edilebilmesi için, ayni sermaye olarak getirilen varlığın nakden değerlenebilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ayni sermayenin nakden değerlenebildiği sermayenin korunması ilkesinin bir sonucudur. Sermayenin korunması ile ulaşılmak istenen amaç bir yandan şirket alacaklılarının korunması diğer yandan da piyasa güvenini sağlayarak sermayenin güvenilirliğini oluşturmaktır. (4) Ayni sermaye konusu varlığın nakden değerlenebilme imkanı olup olmadığı TTK 343. Maddesine uygun olarak asliye ticaret mahkemesi tarafından atacak bilirkişi aracılığı ile alınacak değer biçme raporu ile ortaya konur.


c. Devrolunabilirlik


LİMİTED VE ANONİM ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE GETİRİLMESİ ancak mal varlığı değerinin, ortaklığa konu şirkete devredilebilir olması ile mümkündür. Devredilebilirlikten kasıt mülkiyet devri olmayıp, mal varlığı üzerindeki hakkın devri olarak anlaşılmalıdır. Bir bononun (alacağın) sermaye olarak şirkete getirilmesinde TTK 690/1 düzenlenmesine uygun olarak mesela vadesi gelmiş ancak ödememe protestosu süresi dolmamış bir bono ciro edilmekle, ödememe protestosu süresi geçmiş bono da temlik edilmekle devrolunabilirlik şartını sağlamış olur. Burada mülkiyetin değil hakkın devri söz konusudur. Tabi hatırlatmak gerekir ki ayni sermaye olarak şirkete getirilecek kıymetli evrak, kıymetli evrakın zorunlu unsurlarını da eksiksiz taşıyor olmalı aksi halde kıymetli evrak ayni sermaye yeterliliğine haiz kabul edilemeyeceği için bir mal varlığı teşkil etme kriteri de ortadan kalkacaktır.


Mal Varlığı Değeri Üzerinde Sınırlı Aynı Bir Hak, Tedbir veya Haciz Bulunmaması

Bir mal varlığının şirkete ayni sermaye olarak getirilmesinin olumsuz şartı ise bu ayni hak üzerinde tedbir, haciz veya sınırlı ayni bir hak tesis edilmemiş olmasıdır. Bu maddenin koyuluş amacı şirketler hukukuna hakim olan ilkeler arasında yer alan şirket mal varlığının korunması (Ratio Legis) ilkesidir.


d. Mal Varlığı Üzerinde Sınırlı Ayni Hak Bulunmaması


Şirkete mal varlığı olarak getirilecek mal varlığı değeri üzerinde sınırlı ayni bir hak olması hususu öğretide oldukça eleştirilmektedir. Sınırlı ayni hakkın mal varlığı üzerindeki etkisi kapsamında her somut olayın ayrı değerlendirilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmektedir. Ancak bu görüşü savunanlar dahi sınırlı ayni hakkın sermaye değeri üzerine etkisinin bilirkişi aracılığı ile hesaplanmasını ve bunun sermaye değerinden düşürülmesi gerektiğini de belirtmektedir. (5)


e. Mal Varlığı Üzerinde İhtiyati Tedbir Bulunmaması


Yine 6100 Sayılı HMK 389-399 arasında düzenlenen ihtiyati tedbir kararının sermaye yeterliliğine engel teşkil ettiği tartışmasızdır. Sermaye olarak getirilen mal varlığı üzerindeki HMK 406. Maddesi kapsamındaki diğer geçici hukuki korumaların (ihtiyati haciz, özel hükümlerle öngörülen hukuki korumalar, aile hukukuna ilişkin hukuki korumalar.) kanun koyucu tarafından ayni sermaye yeterliliği kapsamında açıkça sınırlanmaması hususu öğretide eleştirilmiştir. (6) Ancak yine de ayni sermayeye konu teşkil eden mal varlığı üzerinde 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu 257. maddesi ve devamı usulünce alınmış ihtiyati haciz kararı bulunması hallinde artık ayni sermaye yeterliliğinden söz edilemez. İhtiyatin haczin yeterliliğe engel teşkil etmesi ayni sermayenin korunması ilkesinin doğrudan bir sonucu olarak kabul edilebileceği gibi ayni sermaye üzerinde haczin varlığının 342. Madde ile yasaklanmış olması ihtiyati haciz bakımından da sonuç doğurur.


Geçici hukuk korumalar ancak ayni sermayenin korunması ilkesini sınırlandırdığı ölçüde sermaye yeterliliğine engel teşkil eder kabul edilmelidir. Buna göre delil tespiti gibi sermayenin korunması ilkesine engel teşkil etmeyen koruma tedbirlerinin sermaye yeterliliği bakımından tartışılması doğru olmayacaktır.


f. Mar Varlığı Üzerinde Haciz Bulunması


Mal varlığı üzerinde bulunan haciz tasarruf hakkını doğrudan sınırlandırmaktadır. Borçlu/müstakbel ortak aleyhine yapılmış icra takibi sonucunda, takibin kesinleşmesinden sonra mal varlığı üzerine haciz konulması, mal varlığını tümü ile alacaklının insafına ve borçlunun kaderine bırakır. Bu nedenle kanun koyucu tarafından mal varlığı üzerindeki haciz sermayeye yeterliliğini ortadan kaldırır kabul edilmiştir.


Yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere ihtiyati haciz her ne kadar mal varlığının satışı riski olmasa da sonucu belli olmayan bir yargılama sürecine tabi olacağı, ihtiyati haciz sürecinde muhafaza riski bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda bunun üzerindeki tasarruflar da doğrudan kısıtlanmış kabul edilir ve sermaye yeterliliğini ortadan kaldırır niteliktedir.


Bu kısım, gerek makalede gerekse Alacakların Ayni Sermaye Olarak Anonim ve Limited Şirkete Getirilmesi konulu makalelerde özgülenerek incelendiği için burada ayrıca detaylı şekilde incelenmeyecektir.


Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.

Anonim ve limited şirketlerde esas sermaye sistemi belirlendiğinden, kişisel emek, ticari itibar, hizmet edimleri sermaye olarak getirilemez.


Vadesi gelmemiş alacakların sermaye olarak getirilmesi yine yasaklanmıştır. Bunun dışında vadesi gelmiş olsa bile temliki yasaklanmış alacakların da sermaye olarak getirilmeyeceği anlaşılmaktadır. (7) (TBK 183)


YAZAR

Av. Lider TANRIKULU



KAYNAKÇA


1. G.AKIPEK, Prof. Dr. Jale. Türk Eşya Hukuku. 2. Ankara : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları , 1972. s. 30.


2. ÇONKAR, Dr. M. Halil. Anonim Ortaklıkta Ayni Sermaye. İstanbul : On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 2016. s. 35.


3. ÇONKAR, Dr. M. Halil. Anonim Ortaklıkta Ayni Sermaye. İstanbul : On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 2016.s.54.


4. ÇETİNTAŞ, Av. Ceren. Anonim Şirketlere Hakim Olan Temel İlkeler . 17 Temmuz 2020.


5. BAHTİYAR, Prof. Dr. Mehmet. “Anonı̇m Ve Lı̇mı̇ted Şı̇rketlere Konulacak Aynı̇ Sermaye Unsurları Üzerı̇nde Sınırlı Aynı̇ Hak Bulunmaması Şartına İlı̇şkı̇n Bazı Değerlendı̇rmeler”, YÜHFD, C.XVIII, 2021/2, s.520


6. ÇONKAR, Dr. M. Halil. Anonim Ortaklıkta Ayni Sermaye. İstanbul : On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 2016.s.103


7. Şener, Prof. Dr. Oruç Hami. Yargıtay Kararları Işığında Limited Ortaklıklar Hukuku: Seçkin Yayınları, Kasım 2017.s.118

13 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page