İçindekiler
GİRİŞ
Bilindiği üzere Türk Hukuku’nda kişi kavramı gerçek ve tüzel kişi olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüzel kişilik “hukuk bakımından birçok kişinin veya malın topluluğundan doğan ve tek bir kişi sayılan oluşum” şeklinde tanımlanmaktadır. Tüzel kişi borç veya alacak edinebilmekte ve bu doğrultuda kendi adına tasarrufta bulunabilmektedir. Sermaye şirketlerinin de kendisini oluşturan pay sahiplerinden ve yöneticilerden ayrı bir tüzel kişiliği bulunmaktadır. Bu tüzel kişilik şirket işlerinin bütün sonuçlarından kendi tüzel kişiliği ile sorumlu olmakla birlikte tüzel kişiliğin kamuya olan ve ödenmeyen borçlarından ötürü kanuni temsilcilerin sorumluluğu gündeme gelmektedir.
Kanuni temsilcilerin kamu alacağından sorumluluğu hususu mevzuatta; kamu alacaklarına dair genel bir tahsil kanunu olan 6183 sy. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (AATUHK) 35. maddesi ve mükerrer 35. maddesiyle, vergilendirme faaliyetini ve buna ilişkin tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 213 sy. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 10. maddesinin 2. fıkrasıyla ve sosyal güvenlik sisteminin işleyişini düzenleyen 5510 sy. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK) 88. maddesinin 20. fıkrasıyla düzenleme alanı bulmuştur.
A. Limited Şirketlerde Kanuni Temsilci Kavramı
Limited şirketlerde kamu alacağından sorumluluk, anonim şirketlerden farklı olarak, ortaklar açısından hisseleri oranında söz konusudur. 6183 sayılı AATUHK’nun mükerrer 35. maddesinde şirket yönetici ve ortaklarının şirketin ödenmeyen kamu borcunun tamamından müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağı öngörülmüştür. TTK’ya göre şirketin yönetim ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenlenmesi gerekir. Şirketin yönetim ve temsili ortaklardan bir veya birden fazlasına bırakılabilinir veya tüm ortaklara da verilebilir. Her halde şirket ortaklarından birinde şirketi yönetim ve temsil yetkisinin bulunması gerekmektedir. Şirket sözleşmesinde şirketin yönetim ve temsili hususunda herhangi bir hüküm getirilmediği takdirde şirketin yönetimi ve temsili tüm ortaklara aittir.
Şirketin yönetim ve temsil yetkisinin verildiği kişinin limited şirketlerde müdür olması sebebiyle limited şirketlerde kanuni temsilci olan kişi de şirket müdürleridir. Müdür sıfatına sahip olmayan ortaklar için 6183 sayılı Kanun’un 35. Maddesi uygulanmamaktadır.
B. Limited Şirketlerde Kanuni Temsilcilerin ve Ortakların Kamu Alacağından Sorumluluğu Kapsamında Amme Borçları
Kamu alacağından asıl sorumlu olan limited şirketin tüzel kişilidir. Limited şirketlerin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından 6183 sayılı AATUHK, 213 sayılı VUK, 5510 sayılı SSGSSK hükümlerine göre şirket ortakları ile müdür veya müdürler sorumlu tutulmuşlardır.
C. Şirket Müdür veya Müdürlerinin ve Kamu Alacaklarından Sorumluluğu
Yukarıda anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin amme alacaklarından sorumluluğu hususunda değindiğimiz AATUHK’nın mükerrer 35. maddesi, yine aynı düzenlemeyle limited şirketlerde kanuni temsilci sıfatına sahip müdür/müdürlerin sorumluluklarını düzenlemiştir. Bu hüküm doğrultusunda, limited şirketlerin şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından şirket müdür veya müdürleri malvarlıkları ile sorumludur. Ancak kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda şirket müdürlerinin aynı kişiler olmaması halinde amme alacağının doğduğu zaman ve ödenmesi gerektiği zamandaki şirket müdürleri söz konusu alacaklardan müteselsilen sorumlu olacaklardır. Kanun’un mükerrer 35. Maddesinin son fıkrasında “Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanun’unda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” hükmü yer almaktaydı. Söz konusu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırılmıştır.
VUK’un 10/2. Maddesi gereği, limited şirketlerin kanuni temsilci olan şirket müdür/müdürleri şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklardan şahsi malvarlıkları ile sorumlu tutulur.
D. Şirket Ortaklarının Kamu Alacaklarından Sorumluluğu
Limited şirketlerde şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu 6183 sayılı AATUHK’nın 35. Maddesi ile düzenleme alanı bulmuştur. Söz konusu yasa hükmüne göre; limited şirketlerde şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumludurlar. Ortaklardan birinin şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, devredilen payın devralanı ve devredeni devirden öncesine ait ödenmemiş amme alacaklarından aynı şekilde müteselsilen sorumlu olacaklardır. Amme alacaklarından, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanda pay sahiplerinin farklı şahıslar olması halinde, bu kişiler müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Ancak Payın devri suretiyle ortaklıktan ayrılan dolayısıyla paydan kaynaklanan tüm haklarını ve borçlarını devreden ortakların bir süre daha devir öncesine ait ödenmemiş kamu borçlarından sorumluluğu devam etmektedir. Yargıtay 11. HD’nin 11.06.2013 tarihli 2011/9722E.-2013/12168 K. Sayılı kararı aşağıdaki gibidir;
“Davalı, asıl vergi ve cezanın borçlusu dava dışı şirketin ortaklığının büyük bir kısmını davacıya, geriye kalan kısmını ise dava dışı kişiye devir etmiştir. Ancak, devir sözleşmesinde açıkça devir tarihine kadar AATUHK’nın 35. maddesi uyarınca doğabilecek olası bir sorumluluk saklı tutulmamış, davalı, ortaklığını tüm hak ve borçlarıyla birlikte davacı ve dava dışı kişiye devir etmiştir. Başka bir anlatımla, devir sözleşmesinde, davalı devir tarihine kadar doğabilecek gerek kamu gerekse özel borçlardan dolayı bir sorumluluk üstlenmemiştir….. davalının ortaklığın tüm hak ve borçlarıyla davacı ve dava dışı kişiye devir ettiği, her ne kadar ortaklığını devir ettiği limited şirketin idareye karşı borcundan dolayı idareye karşı sorumluluğu devam etmekteyse de devir sözleşmesi akdettiği davacıya karşı herhangi bir nedenle şirket adına doğmuş borçtan dolayı sorumluluk üstlenmediği, davacının, davacıya rucu hakkı bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay’ın hükmü doğrultusunda devreden tüm hakları ve borçlarıyla birlikte payını devralana devretmiştir. Devralan devir sözleşmesinde devir tarihine kadar doğabilecek kamu borçlarından dolayı bir sorumluluk üstlenmemiştir dolayısıyla devralanın devredene karşı, ödemiş olduğu kamu borçlarından dolayı herhangi bir rücu hakkı yoktur. Bu doğrultuda limited ortaklık pay devir sözleşmesini düzenlerken dikkatli olmak ve payı devreden ve devralan arasındaki rücu ilişkilerini doğru düzenlemek büyük önem arz etmektedir. Devir sözleşmesine konulacak bir hükümle rücu hakkının saklı tutulması aksi halde devralanın devredene karşı böyle bir rücu hakkının olmayacağının bilinmesi gerekmektedir. Ancak AATUHK’nun 35/2 maddesi gereği payı devreden ortağın ödenmemiş kamu borçlarından dolayı idareye karşı sorumluluğu devam etmektedir.
Limited şirkette temsil yetkisi olmayan veya müdür olmayan limited şirket ortakları, Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlarından, sadece şirketteki sermaye hisseleri oranında doğrudan sorumludurlar.
Şirket ortaklarının VUK kapsamında vergi borçlarından sorumluluğu sermaye hissesiyle orantılıdır. Bu sorumluluk müdür sıfatı taşımayan ortaklar için müteselsil değil müşterek bir sorumluluktur.
Belirtmek gerekir ki; şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının tahsili için şirketin kanuni temsilcileri ve ortaklarına yapılacak takiplerde bir öncelik sırası bulunmamaktadır. Nitekim 20 Haziran 2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan karar Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2013/1 E.- 2018/1 K. Sayılı kararı ile “Limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekmediği“ne karar vermişitir.
E. Şube Yetkilisinin SGK Prim Borçlarından Sorumluluğu
Yargıtay, ödeme süresi içerisinde ödenmeyen prim borçlarından dolayı işverenler bakımından üst düzey yönetici veya şirketin prim tahakkuk ve ödenmesi de dahil mali ve idari konularda temsil, emir ve tasarruf yetkisine haiz şube yetkilisini görev yaptığı dönemle sorumlu tutmaktadır. TTK’nın 371/1. Maddesinde “temsile yetkili olanlar sirketin amacina ve isletme konusuna giren her tür isleri ve hukuki islemleri, sirket adina yapabilecegi ve bunun için sirket unvanini kullanabilecegi” ve aynı maddenin 3. fıkrasında “temsil yetkisinin merkez veya bir şube özelinde sınırlandırılabileceği” düzenlenmiştir. Yargıtay içtihatlarına göre şube yetkilisinin ödenmeyen prim borcundan sorumlu tutalabilmesi için idari ve mali konularda dahil harcama ve temsil yetkisine haiz olmasi ve borcun şube yetkilisinin yetkili olduğu şubeye ait olması gerekmektedir. Yine içtihatlara göre, bu yetkinin ticari sicile ilan edilmeden işverenin şube yetkilisine verdiği vekaletname ile de verilmesi mümkündür. Söz konusu sorumluluğun belirlenmesinde borcun kaynağı, yetkinin varlığı ve kapsamı büyük öneme sahiptir. Önemle bilinmelidir ki, şube yetkilisi iş akdi ile işverene bağlıdır ve iş akdinin sona ermesi şube yetkilisinin sıfatına sirayet etmez. Şube yetkilisinin görevinin sona erdiğine dair kayıtlara veya şube yetkilisinin istifasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sorumluluk doğumuna yol açan bu temsil yetkisinin sona ermesinin ilan ile bildirilmemesi ise şube yetkilisinin aleyhine sonuç doğurmamalıdır. Nitekim Yargıtay HGK bir kararinda; “.. Temsil yetkisinin sona ermesi ve yerine yeni temsilci atanmasını sicil gazetesinde ilanının, işlemin hukuken varlık kazanmasına değil, bu hususun üçüncü kişilere açıklanması amacına yönelik olduğu, dolayısıyla inşai değil bildirici bir işlem olduğu” sonucuna varmıştır.
Limited Şirketlerde Kanuni Temsilcilerin ve Ortakların Kamu Alacağından Sorumluluğu yukarıda değinildiği üzere mevzuata ve duruma göre detaylı şekilde değişkenlik göstermektedir. Bu halde benzer durumlarda, isabetli öngörü oluşturma ve önlem almak için avukatına başvurunuz.
Stajyer Avukat Ceren ÇETİNTAŞ
Antalya Barosu
KAYNAKÇA
01. SEZGİN,Bülent,Limited Şirket Müdür Ve Ortaklarının Şirket Amme Borçlarının Ödenmesine İlişkin Sorumlulukları,Mali Çözüm ,Sayı: 99 – 2010
02. Anayasa Mahkemesi 19.03.2015 tarih, 2014/144 E. 2015/29 K. sayılı kararı
03. BİLİCİ,Abdullah,Kanuni Temsilcilerin Amme Borçlarından Sorumluluğu,Nisan, 2019
04. SİLAHŞÖR,Mert,Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Kamu Alacağı Sorumluluğu,TFM,2016/1
05. PULAŞLI, Hasan, 2011, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara, Adalet Kitapçılık.
06. https//wwwisvesosyalguvenlikcom/sirketortaklari-ve-yoneticilerin-sgkya-borclardansorumlulugu
07. https://www.ozdogrular.com/Şirket Müdürlerinin SGK Borçlarından Sorumluluk Sınırları, DEMİR ,Vakkas,Yaklaşım / Ocak 2016 / Sayı: 277
09. https://tokkder.org/tokkder-dergi/3810/Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu/Av. Duygu Turgut
12. Özkan Uzel, İflas Ertelemenin Yürürlükten Kaldırılması Ve Konkordato Süreci.
13. ŞENER, Oruç Hami, Yargıtay Kararları Işığında Limited Ortaklıklar Hukuku,2017, Seçkin Yayıncılık.
Comments